Cumartesi, Temmuz 15, 2006

Novell Linux 10 xgl Technology Demonstration

Novell Linux has just released this amazing technology demonstration video showing off some of the new features of their impressive operating system. While Windows Vista takes about 500MB to boot this Linux technology can run on almost any hardware. If you have ever seen Windows Vista then you will know it's extremely slow and buggy. It has been in development for nearly 5 years. This Linux technology has only been in development for about 5 months and you will notice that it's running very well. The system used was an old system with only 256MB's of ram. Windows Vista won't even boot on that. This shows that yes you can have awesome eyecandy without having to have 4 graphics cards and a Quantum computer. Linux has yet again reinvented the desktop. Linus has no reboots, not even in installation, Linux has ADM technology which means no need to install drivers anymore unless you want, Linux has SHC technology which means that if a program was to lock up it would automatically fix the program while it's running and carry on. Linux also has no spyware and virus's. Oh and it's easier to install then any Windows. So why do people still use Windows? Beats me!

Çarşamba, Temmuz 12, 2006

Bir gün, bir bilge,
kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayri cins kuşa rastlar yol kenarında. Hayli merak eder bu iki farkli yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle,
ait olduklari yerlerde yasamak istemediklerini,
nasil olup da bir 'yabancı'yı kendi kardeşlerine yeğlediklerini. Biri karga, biri leylek...
O kadar farklıdır ki kuşlar
ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine,
Kardeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine.
Öyle ya, karga dedigin kargalarla uçmalıdır,
leylek dediğinse leyleklerle.
Yaklaşır ve merakla inceler kuşları.
Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar.
O zaman anlar ki,
birlikte kaçar, birlikte uçar, birlikte yaşarlarbeklenenlerin yanında tutunamayanlar.
O zaman anlar ki, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan.
Topal kuşlar birbirlerinin 'arıza'larını bilir
ve sömürmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine.
En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil,
ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır.
Aynı şekilde zengin, aynı şekilde mesut olanların
ortak paydaları sabun köpüğü gibidir uçar, söner.
Ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran,
yaklaştıran..


Mesnevi'den

Pazartesi, Haziran 19, 2006

terminastorrrr

tarih cok ilginc 1977 :==)))

yarma

bu insan ise ben insan degilim kardesim bu ne yaaa



Pazar, Haziran 18, 2006

Perşembe, Mayıs 25, 2006

Acılı Soğan Soslu Tavuk Dolma

Acılı Soğan Soslu Tavuk Dolma
5 kişilik
70 dakika
4
Malzeme
Bir bütün tavuk (Butları gövdeden fazlaca ayrılmış olmayacak)Tavuğun büyüklüğüne göre orta boy 2 - 3 soğan3 tepeleme yemek kaşığı salçaTuz3 çay kaşığı karabiber3 çay kaşığı pul biberBüyük iğne ve iplik
Hazırlanışı
Tavuk yıkanır ve süzülür.
Geniş bir kap içine soğanlar küp şeklinde doğranır. Önce karabiber, tuz ve pul biberle karıştırılır, hemen arkasından salça ilave edilerek iyice karıştırılır. (El ile yoğurur gibi)
Hazırladığımız iç, tavuğun karnına doldurulur.
Uzunca bir ip geçirilmiş büyük iğne ile tavuğun karnı ve but yanları iyice dikilir. (Derisinin de dikimini kolaylaştırmak için çekerek dikilebilir)
Boynu dikildikten sonra normal tavuk ne kadar sürede haşlanıyorsa, o kadar süre (takriben orta ateşte 40-50 dakika) pişirilir. · Pişen tavuğun önce ipi ayrılır, iç malzemesi kaşık yardımıyla bir tabağa alınır.
Servis için tabağa bir parça tavuk ve pilav alınır.
Son olarak pilavın üstüne acılı soğan sosu konulup servis yapılır.

Pazartesi, Nisan 24, 2006

ATATÜRK'ün GENÇLİĞE HİTABESİ
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetln imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dagıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
K. ATATÜRK 20 Ekim 1927.



yıl 2006 salaklasmis pop kulturunun esiri ve eseri olmus bir turk gencligi yarisi polat alemdar olmus yarisi hiptopcu olmus düşünen üreten icat eden gelişen ülkesi için beynini çalıştıran varmi bu ülkede yok benimle dans et benimle amuda kalk beni yildiz yap beni gunes yap artiz et yaseminin tenceresi bilmem kimin bilmem neyi sistamatik olarak televole ile baslayip bunlarla devam eden bi gerizekali toplum yaratma cabasiyla harala gurele gidiyoruz bakalim sonumuz hayr ola

Cuma, Nisan 14, 2006

Bilgisayarların Cinsiyeti

Bilgisayarların Cinsiyeti

Amerika'da kadınlar ve erkekler bilgisayarın dişi mi yoksa erkek mi olduğunu tartışıyorlarmış...Kadınlar bu aletin erkek olduğunu savunmuşlar. "Çünkü" demişler, "bilgisayarlar aslında sorunları çözmek için yaratılmış olmalarına rağmen ömürlerinin dörtte üçünü sorun yaratarak geçirirler... Daha da önemlisi, bunlardan bir tane aldığınız an, biraz daha sabretmiş olsaydınız çok daha gelişmiş bir modeline sahip olabileceğinizi görüp pişman olursunuz...."Erkekler tabii tam ters görüşte... "Bilgisayar dişidir" diyorlar, "çünkü onun mantığını yaratıcısından başka hiç kimsenin anlaması mümkün değildir, bu bir. Yaptığınız en küçük hatayı bile derhal hafızasına kaydedip tekrar tekrar önünüze koyar bu ikiii... Ve bir bilgisayar aldıktan kısa bir süre sonra fark edersiniz ki, bir o kadar daha parayı ona gereken aksesuarlar için harcamaktasınız, bu da üüüççç...."

Çarşamba, Nisan 12, 2006

kadinlarr

Bu soruya bir bayanın verebileceği cevaplar ve bu cevapların gerçek anlamları :
1-Olmadığı için üzgünüm; ama lütfen arkadaş kalalım.(İstediğin şey mümkün değil. Ama yanımda olmaya devam et. Beni evime getirip götürecek, güldürüp-eğlendirecek, eğlence yerlerinde eşlik edecek, faturalarımı yatıracak ve tamirat işlerimi yapacak birisine ihtiyacım var. Merak etme; bir erkek arkadaşım olduğunda da arada sırada ararım seni.)
2 - Ama ben seni kardeşim gibi görüyorum.( Bir daha asla bu konuyu gündeme getirme.)
3- Duygusal sorunlarım var; önce onları çözümlemem gerek.(Senden başka birkaç kişi daha var; ama bir türlü karar veremiyorum.)
4 - Böyle bir ilişki için henüz hazır değilim.(Henüz alemlerin tadını yeterince çıkaramadım. Beraber olmak istediğim birkaç yüz kişi daha var. Beklemeye devam et. Daha iyisini bulamazsam belki gelirim...)
5- Seni yeterince tanımıyorum.(Tipin falan tamam ama ya diğer özelliklerin? Araba senin üzerine mi? Evin-yazlığın var mı? Kaç para kazanıyorsun? Bankada paran var mı, vs...)
6- Teklifine sıcak bakıyorum ama şimdi olmaz. Zamana bırakalım...(Saz heyetinde on sekizinci keman olarak çalmaya devam et. Gencim, güzelim, çekiciyim. Bunların tadını en dibine kadar çıkarmak istiyorum; diğer taraftan senden daha iyi birisini bulamamaktan da kaygılanıyorum. Gözaltı torbalarım ortaya çıktığında kabul edeceğim.)
7- Seni seviyorum. Ama ben çok seçici birisiyim; kolay kolay beğenmem. Hemen karar vermemi bekleme.( Ben İngiltere kraliçesinin soyundan geliyorum. Bana layık olmak çok zordur. Superman - Brad Pitt - Prens Rainer - Bill Gates karışımı bir erkek arıyorum. Güç, karizma, zenginlik, zeka, statü, fizik, kimya, falan hepsi birarada olmalı. Kız kurusu olmak pahasına da olsa arayacağım. Eğer bulamazsam can simidim olursun, değil mi kerizciğim?..)
8- Hayatım şu anda karmakarışık, israr etme.. Ben seni ararım.(Birkaç erkeği aynı anda idare ediyorum. Fazla kurcalama. Habersiz eve gelmeye falan da kalkma, ikimiz de dayak yeriz valla... )
9- Aşk bana göre değil...( Kendime güvenim yok. Bir ilişki sürdürmek için çaba harcamaktansa evde televizyon izleyip, pasta-börek yerim. Nasılsa ailem zamanı gelince birisini bulur.)
10- Aynı işyerinde çalıştığım biriyle birlikte olamam.(Hiç tipim değilsin. Ama ileride yöneticim olursun da burnumdan getirirsin diye açık açık söyleyemiyorum.)
11- Şu sıralar kariyerime konsantreyim.(Yaptığım iş dışında hiçbir konuda söyleyecek sözüm yok.)
12- Ben nişanlıyım.(Ne güzel eğleniyorduk. Neden üzerime geldin ki sanki. Sonunda doğruyu söylemek zorunda kaldım işte...)
13- Evet, kabul ediyorum...(Dürüst bir bayan)
14- Hayır, kabul etmiyorum.(Dürüst bir bayan daha)


13 ve 14 uncu maddeye uygun bir kadin tanimiyorum ben :)

Cuma, Nisan 07, 2006

iSTiKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden ilahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne na-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!


Mehmet Akif Ersoy

Pazartesi, Mart 27, 2006


Unutma Ki

Sen uykusuzluk nedir bilir misin
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
Gözlerini tavana dikip
Düşündüğün oldu mu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç
Gelmeyince
Seni aramayınca
Ölesiye ağladın mı
Sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların
Ona ait ne varsa
Bir bir hatırladın mı

Sen günden güne erimeyi bilir misin
Dev bir ağacın vakarı içinde ölmeyi
Bir teselli aramayı
Issız parklarda, tenha sokaklarda
Ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda
Deli divane yollara düşüp
Yaşlanmış bir köpek gibi
Eskimiş bir gömlek gibi
Atılmışlığını hissettiğin oldu mu
Sevmekten
Günler geceler boyunca yürümekten
Elin ayağın yoruldu mu

Sen yalnızlığın acısını bilir misin
Unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına
İçinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı
Bütün gururunu çiğneyip
Sevdiğinin geçtiği yollarda
Bastığı toprakları eğilip öptün mü
Sen çaresizlik nedir bilir misin
Sen yokluk nedir gördün mü
Yanan başını
Duvarlara vurup parçalamak geldi mi içinden
Sen her gün bin defa öldün mü

Böyleyim diye ayıplama beni
Bir gün kendimi
Sonsuzluğun koynuna bırakırsam
Yaralı ve yenik bir asker gibi
Darılma
Unutma ki
Her seven isimsiz bir kahramandır
Unutma ki
İnsan; sevebildiği kadar insandır.

Ümit Yaşar Oğuzcan

Perşembe, Mart 23, 2006

sezen aksu

sezen aksu



not: baska söze gerek yok

Pazar, Mart 19, 2006

....

gökyüzüne baktim gordugum mavilikti ama gorebildigimmi oydu yoksa oradaki mavimiydi gercekten yoksa goremedigim bir dunyami vardi hepsi hayalmiydi sadece rüyadamiyiz yoksa hepsi birer hakikatmi diye baktim cevremdekilere gerceklik ve hayal nedir karisti gitti hissettigim sadece yudumladigim cayin icindeki seker diye dusundum yoksa cay dami yoktu icindeki sekerdemi birer hayal nedir gercek olan ....
insanmidir gercek olan
sevgimidir gercek olan
gercek olanlara uzakta hasretle yasamak midir hayat yoksa hayati gerceklestiren bizlermiyiz yoksa hepsi birer kurgulanmis hayal mi

basitlestiriyoruz kabullenmelerimizle hayati ....

............

Cuma, Mart 17, 2006

......

Ağlamak

Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere

Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre

Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlıyabiliyorsan
Acılar art arda dinmeli

Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli.

Sevin ağlıyabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.

özdemir asaf

Perşembe, Mart 16, 2006

....

"Siz vatanı için, milleti için,
namusu için canını ortaya koyan
böyle insanları bukadar mı tanıyorsunuz?
Eğer siz onları tanımazsanız;
geleceğinizi göremezsiniz, hedeflerinizi
bilemezsiniz "

M. KEMAL ATATÜRK



Çanakkale Şehidlerine



Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

- Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”

Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...

Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı ! hayasızcasına,

Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.

Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.

Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman o orduyu seyret ki, bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.

Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;

Bu göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi;
“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.

Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.

“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy

Pazar, Mart 12, 2006

...

Ölmek Kolay Mı Sandın?

bir gün bir yerde senle olacağım
omuzuna yaslandığımda tutamadığım
ve seni sevdiğimi söyleyen gözyaşlarım ile
sen aldırmayacaksın belki de
sonsuz bir sevgi ta şuramda kalbimde
ama sen çoktan bitirmiştin ve gurur denilen
o hain duyguyu sokmuştun koynuna
ve ben benliğim ile yok olmuştu
seni o kadar çok severken sensiz bir hiç olduğunu
düşünen şu beynim artık bitti dercesine
eline aldığı son silahı elim
”çek tetiği” diyen hislerim beni bir anda vurdu
ve acılar bitmişti o an için
ama ama arkamda bıraktığım bir çift gözyaşları
onlar da bir süre sonra unutacaklar
ve onun hatası yapmasaydı delilik diyecekler
bilmezler ki neden yaptığımı
zaten platonik bir aşktı benimkisi
şimdi sonsuza kadar ruhum bedenimden ayrıldı
ve sonsuza kadar senin içinde olacağım sen istemesen bile
ve senin kalbini göreceğim hissettiklerini ben de hissedeceğim
artık yalan ve gerçekler ortada olacak
ne sen benden kaçabileceksin ne de ben bir hata uğruna yaptığım
ölümden geri dönebileceğim
işte seni o kadar çok sevdim ki bir an olsun bırakamam
ve sevmediğimden değil seni kaybetmekten korkarım şimdi
çoktan bitti ve artık seni kaybetmek bile koymayacak bana
ben artık yaşamıyorum ve ben bedensiz ama olmayan sensizlik içindeyim

Perşembe, Şubat 23, 2006

esnekmiyiz ?




esnek miyiz insanlara olaylara karsi uyum gostermek icin kendimizden birşeyler veriyormuyuz yoksa oldugumuz gibimi kaliyoruz...
esnekligin haddini aştığımız anlar da oluyormu herkese gereğinden çokmu değer verip kendimize zarar verdirmemek için çaba gosteriyoruz peki bu bencillikmi oluyor yoksa herseyi kararında yaşamalısın dedigi gibi annemin sozunumu dinlemeliyim

Cuma, Şubat 17, 2006

ilginç buldum



ben gorunce ilginç buldum very very nice !!!

Çarşamba, Şubat 08, 2006

IYI: Bir kadın yerden göğe kadar haklı olduğu bir konuda bir erkekle tartışmaya girmişse, erkek artık saçmaladığını bilsin çenesini kapasın diye bu kelimeyi söyler...

5 DAKIKA: Bir kadının "5 dakika"sı yarım saate eşittir, tabii bir erkeğin 5 dakikasının da tv´deki maçın ne zaman biteceğine eşit olduğunu düşünürsek, durum gayet adil...

HIÇ: Bir erkek saatlerdir karşısında somurtan kadına en sonunda "neyin var?" diye sormayı akıl ederse alacağı cevap budur: "Hiç" cevabını alan erkek anlamalı ki az sonra kadının yerden göğe kadar haklı olduğu bir kavga başlayacak ve bu kavga en az "5 Dakika" sürecek...

PEKI (Tek kaşını kaldırarak): Kadının bu lafının ardından erkeğin bir soru daha sorması büyük cesaret işidir... Çünkü bunun ardından kadın "Hiç" yüzünden sinirlenecek ve bir tartışmaya daha başlayacaksınız.

PEKI (Normal bir yüz ifadesiyle): Bunun anlamı : "Pes ediyorum" ya da "aman ne halin varsa gör"...

PEKI (Her iki kaş da havada): Siz öldünüz... 5 gün boyunca sevişmeyi unutun hatta yemeği, ütülenmiş gömlekleri bile...

Derin Bir Iç Çekiş: Bu erkeklerin en yanlış anladıkları bir kadın tepkisidir... Derin derin iç çeken bir kadının aklından şu geçmektedir: "Aaah ah bende de akıl olsa "Hiç" yüzünden senin gibi bir aptalla tartışır mıyım?"
Kısa Bir Iç Çekiş: Bu da bir kelime değil ama erkeğin kadınlarda doğru anladığı bir tepki... "Kısa Bir Iç Çekiş", kadının o an için halinden memnun olduğunu gösterir... Bir erkek bu durumun ne kadar uzun sürmesini istiyorsa, o kadar uzun süre hareket etmemeli ve nefes almamalıdır.

AAAA: Kadının bu kelimeyle başlayan her lafı, eninde sonunda erkeğin başına bela olacaktır... Örnek: "Aaaa dün öyle söylememiştin...", "Aaaa ama ben yemeğe annemleri çağırmıştım..." Bir erkeğin yapacağı en akıllı iş, kadın söze "Aaaa..." diye başladığı anda kapıya doğru yönelmektir.

LÜTFEEEEN: Bunu bir rica kelimesi olan "lütfen" ile karıştırmayın. "Lütfeeeeen" diyen kadın belli ki anlattıklarınıza inanmıyor ve "lütfen beni kandırmaya çalışma yemezler" diyor... Zaten olay bu noktaya geldiyse yapacağınız hiçbir şey yok, Bir yanlışınız geçmişteki ve gelecekteki bütün doğruları götürdüğü için yalvar yakar olsanız yine de kadını inandıramazsınız, bu aykı maaşınızı vitrinde görüp aşık olduğu gerdanlığa yatırırsanız belki biraz gülümsemesini sağlarsınız, ama yine de tartışmanızı izleyen "5 Gün" boyunca, cinsel ihtiyacınızı gidermek için elinizde bir erkek dergisiyle tuvalete kapanmak zorundasınız...

ÖNEMLI DEĞIL: Işte kadının en tehlikeli sözlerinden biri... Yaptığınız bir şeye karşılık olarak kadın size böyle diyorsa, yaptığınız şeyi nasıl burnunuzdan fitil fitil getireceğini düşünmektedir... Çünkü kadının "önemli değil dediği konu tabii ki çok önemlidir, bundan sonra 5 yıl boyunca yapacağınız her kavgada tekrar tekrar gündeme alınacaktır..."Önemli Değil"in ardından genelde "Peki"nin tek kaş havada olan versiyonu gelir ki o zaman anlayın kadın intikam planını çoktan kurmuştur...

SÖYLE HAYATIM: Bu da bir suçunuzu, affedilmez bir günahınızı itiraf etmeniz için kadının size verdiği fırsattır... Bu fırsatı iyi kullanarak dürüst ve makul bir konuşma yapmalısınız.

TEŞEKKÜRLER: Bir kadın size teşekkür ediyor..!! Şaşkınlıktan yere yapışmayın efendim "rica ederim" demeniz yeter.

ÇOK TEŞEKKÜRLER: Bu maalesef "Teşekkürler"den daha büyük bir minnettarlık ifadesi değil.. Bir kadın size "Çok Teşekkürler" diyorsa ya kırıldı ya sinirlendi yani yaptığınız şey bir şekilde ona battı demektir... "Çok Teşekkürler"in ardından genellikle "Derin Bir Iç Çekiş" gelir, siz de insanlık hali merak edip "ne oldu" diye sorarsanız, alacağınız cevap... "HIÇ"

Pazar, Şubat 05, 2006


LEYLEK HiKAYESiNiN SON VERSIYONU

Veled, 'Babacim yaa, ben nasil oldum, cok merak ediyorum' diye israr
edince... Adam, 'Nasil ossa bunu bu oglana bi gun annatmak durumunda
kalacam, eyisi mi simdi izah edim, hazir sormusken, kurtuliym gitsin
bu isten' deyi dusunur, icinden...

'Bak evladim, cok eyi dinne, zira bi daha annatmiyacaam: 'Anannan
baban, bundan yedi sene evvel, bi 'cyber cafe'de karsilasti. 'Bir iki
bakistiktan soona bu 'cyber cafe'nin musait bi yerine gectiler...
Baban 'memory stick' ile, 'USB' den bi baglanti kurdu... 'Anaciin bu firsati eyi
degerlendirerek 'memory stick' den bi kac 'download' endirdi... 'Bu
dangalak baban da, bir-iki 'upload' yukledi... Ammaaa,
'....heyecandan
'Firewall' kullanmayi unuttugumuz aklimiza geldiginde is isten
gecmisti... 'Bu raddeden soona da, ne 'delete' edebildik, ne de
'cancel'...
'Sonuc olarak da, ortaya felaket bi 'Virus' cikti, dokuz ay soona...
'Iste mesele bu kadar basit, benim guzel evladim...'

Çarşamba, Şubat 01, 2006


insanin ölmesi kişisel bir kıyamettir..

her gun kıyameti yasiyorum en sevdigim kişinin ölümünü hala kabullenemiyorum hala eksikliğini hissediyorum hala nefes aldığım yaşamımı sürdürürken hersey bana onu anımsatıyor aynaya bakıyorum ne kadar çok babama benzemeye başladığımı görüyorum kendimi zor tutuyorum sevmiyorum aynaları bana kıyameti yaşatıyorlar...
odamdaki aynayı bundan söktüm kimseye diyemiyorum sebebini soran anneme bile yutkunmakla geçiyor akşamları sofraya oturduğumda annem ve kız kardeşimin gözlerinin içine bakıyorum anlıyorlarmı acaba diyorum içimden geçenleri acaba biliyorlarmı o an düşündüğümü babamın yerine bakıyorum boş duruyor her sofraya tabaklar konduğunda yemekler o tabaklara koyulduğunda oda olsaydı şimdi diyorum iki üç kaşıkta ona koyacaktık ama yok biz yiyoruz diyorum boğazımdan zor geçiyor düğüm düğüm oluyor hızlıca yiyip kalkıyorum oturuyorum gidip gözüm oturduğu yere takılınca kalkıp çıkıyorum dışar bişi diyemiyorum kaçıyorum annem ve kız kardeşimden nereye kadar böyle devam edicek bilmiyorum sanırım artık bu evden gitmemizin zamanı geldi diyorum yazı bekliyorum anıları anımsatmasından kaçmak için ama unutturacakmı bu bilmiyorum sanmıyorum ama deneyeceğim aklıma annem geliyor ...
ben güçlü biriyim sanardım takı 28 mayıs 2005 e kadar ne kadar aciz canlı olduğumu gördüm hayat bi nefes ten ibaretmiiş asla aldığımız nefesi boşa almamalıyız herşeyi doya doya geçirmeliyiz sevdiklerimizle ...
zaman ....
acı gerçek ve hüzün veriyor her saniye her saniye gök yüzüne baktığımda o mezarlığı anımsıyorum ne kadar çok sevdiği yayla ya benziyor adı bile yayla mezarlığı diyorum bi gün her sevdiğim yok olduğunda birer birer acaba nasıl nefes alacağım kaldıramıyacağım diyorum sonra aklıma sevdiklerimden biri geliyor onun için nefes alıyorum bilmiyor belkide belkide hissedemiyor onu ne kadar cok sevdiğimi benim güzel biricik kardeşim annem ...

boğuluyor ama nefes alıyorum o suyun altında nefesinin son haddesiyle yaşamaya çabalayan canlı gibi çırpınıyorum kendi içimde duyan bilen olmadan paylaşmadan ....

kaç kıyamet daha yaşayacağm kaçını daha kaldırabileceğim ....

sorular sorular bitiriyor beni oysakı bitmemem lazım biliyorum
canım annem
canım kardeşım
canım babam

Salı, Ocak 31, 2006



yalnız seni severedim sense kendini
hani dahada cekerdim senin derdini
kızgın degilim hic inanki
kırgın degilim
uzgunum koruyamadık askın ahengini

..
ahh sendemi kimlesin

unuttunmu sahiden
ah sendemi
aramizda yollar yabancı kollar
zor yıllar girdi
umitlerimiz saf sevinclerim derken
seni kaybettim
bir iki sozle bir kac sarkiyi
adeletsiz yargiyi
bir bu talihsiz
yazgini
kalbime
kaydettim


dinleme yuregim kendini
kalk son bir kara trene bin
ve sevdayi gordugun her durakta in

ben seni taşırım hala ta suramda
tuketirken iyi kotu fani omrumu
bir kez sevenler ....

avutamadim bir daha sensiz gonlumu ..

Cumartesi, Ocak 21, 2006

aşık veysel

Beni Hor Görme Gardaşım

Beni Hor Görme Kardeşim
Sen Altındın Ben Tunç Muyum
Aynı Vardan Var Olmuşuz
Sen Gümüşsün Ben Saç Mıyım

Ne Var İse Sende Bende
Aynı Varlık Her Bedende
Yarin Mezara Girende
Sen Toksun Da Be Aç Miyim

Kimi Molla Kimi Derviş
Allah Bize Neler Vermiş
Kimi Arı Çiçek Dermiş
Sen Balsın Da Ben Cec Miyim

Topraktandır Cümle Beden
Nefsini Öldür Ölmeden
Böyle Emretmiş Yaradan
Sen Kalemsin Ben Uç Muyum
Sen Yolcusun Ben Bacmiyim

Pazar, Ocak 08, 2006

bayrammm

bayram gelmis yine
yine huzun doldu icime
yok olmayacakta asla onlarca bayramlar onca gunler sensiz yasayacagim belkide belkide hic yasayamayacim
ama zorlaniyorum dogrulmakta

bakiyor iki insan gozume
kirpamiyorum gozumu bile

Pazar, Ocak 01, 2006

kadin&erkek

Kadin: Tanrı; yapragin hafifligini, ceylanin bakisini, günes isiginin kıvancini, sisin gözyasini aldi; rüzgarin kararsizligini, tavsanin ürkekligini buna ekledi. Onlarin üzerine kiymetli taslarin sertligini, balin tadini, kaplanin yirticiligini, atesin yakiciligini,kisin sogugunu, saksaganin gevezeligini, kumrunun sevgisini katti. Bütün bunlari karistirdi, eritti ve kadin yapti. Yarattigi kadini erkege armagan etti.


Erkek: Tanri; kaplumbaganin yavasligini, boganin bakisini, firtina bulutlarinin kasvetini, tilkinin kurnazligini, boranin dehsetini aldi; sülügün yapiskanligini, kedinin nankörlügünü, hindinin kabarisini, gergedan derisinin sertligini onlara ekledi. Bunlarin üzerine ayinin kabaligini, bukalemunun sıpsevdiligini, sivrisinegin viziltisini katti ve erkegi yaratti. Yarattigi erkegi adam etsin diye kadina verdi